Mehmed Sami TOKGÖZ
Hayatını ilme, ahlaka ve insan yetiştirmeye adamış bir ömür
Konya’nın köklü kültüründen beslenen Sami Tokgöz, yaşamını dürüstlük, çalışkanlık ve tevazu ilkeleriyle şekillendirmiştir. Hayatı boyunca insan yetiştirmeye, iyiliği çoğaltmaya ve değer üretmeye adanmış bir ömür yaşamıştır.
Sami Tokgöz’ün Hayatı
İnancın, emeğin ve samimiyetin izinde bir ömür…
1957 yılında Konya’da dünyaya gelen Sami Tokgöz, hayatının ilk yıllarını Konya’nın kadim mahallelerinde, samimi ve dayanışmacı bir çevrede geçirdi. Doğduğu ev, o dönemde Konya Numune Hastanesi’nin arkasında, Ulaş Baba Türbesi’nin karşısında yer alıyordu. Ailesi, köklü bir Konya ailesiydi. Dedesi Güveçli Şemsettin Ağa, dönemin saygın tüccarlarından olup, ticaret ahlakı ve cömertliğiyle şehir halkı arasında örnek bir kişilik olarak anılırdı.
Anne ve babası, Hacer Hanım ve Rasim Bey, çocuklarını hem manevi değerlerle hem de dürüstlük ve çalışkanlık ilkeleriyle yetiştirmeye özen gösterdiler. Sami Tokgöz, bu terbiyenin içinde büyüyerek, küçük yaşlardan itibaren hem aile geçmişine hem de şehrin ruhuna derin bir bağlılık geliştirdi.
Çocukluk ve İlk Eğitim Yılları
Çocukluk yılları, 1950’lerin sonu ile 60’ların başına denk geliyordu. O dönemin Konya’sı, mahalle kültürünün güçlü olduğu, insanların birbirini tanıdığı, yardımseverliğin doğal bir yaşam biçimi sayıldığı bir yerdi. Sami Tokgöz, bu ortamda; paylaşmanın, saygının ve merhametin insana kattığı değeri yaşayarak öğrendi.
İlkokul eğitimine Cumhuriyet İlkokulu’nda başladı. Okul yıllarında çevresine duyduğu merak, gözlem gücü ve öğrenme isteğiyle dikkat çekti. Henüz çocuk yaşta kitaplara ve hikâyelere ilgi duymaya başlamış, okuduklarını çevresindekilerle paylaşmayı alışkanlık haline getirmişti.
Ortaokul ve Lise Dönemi
İlkokulun ardından Karatay Ortaokulu’na, daha sonra Konya Lisesi’ne devam etti. Lise yılları, onun karakterinin şekillendiği, düşünsel dünyasının genişlediği yıllardı. Dönemin Konya’sı, hem geleneksel değerlerini koruyan hem de modern fikirlerin filizlendiği bir yerdi. Bu iki dünyanın etkisi, Sami Tokgöz’ün kişiliğinde dengeli bir biçimde yer buldu.
Edebiyata, düşünceye ve tarihi metinlere olan ilgisi giderek arttı. Arkadaş çevresinde; okumayı seven, dinlemeyi bilen, sakin ama derin düşünen bir genç olarak tanındı.
Üniversite ve Gençlik Yılları
1970’li yıllarda Türkiye genelinde yaşanan siyasi ve toplumsal hareketlilik, gençlik dönemine denk geldi. Bu süreçte, ülkenin içinde bulunduğu zorluklara rağmen ilim, ahlak ve insani değerlerden kopmadı. Üniversite yıllarında hayatına yön verecek önemli bir buluşma gerçekleşti: Mehmet Zahid Kotku Hoca Efendi ile tanışması.
Bu tanışma, Sami Tokgöz’ün manevi dünyasında derin bir iz bıraktı. Hoca Efendi’nin sözleri, onun hayata bakışını, insan ilişkilerini ve çalışma anlayışını şekillendiren bir rehber oldu. Bu dönemde edindiği manevi birikim, ilerleyen yıllarda hem iş hayatında hem de sosyal faaliyetlerinde yol gösterici bir temel oluşturdu.
Hayat Anlayışı ve Değerleri
Sami Tokgöz, her döneminde sade ama anlamlı bir yaşam sürmeyi tercih etti. Hayatında gösterişten uzak, üretken, inançlı ve paylaşımcı bir çizgiyi benimsedi. “İnsana değer katmanın en güzel yolu, onu dinlemek ve anlamaktır.” düşüncesini yaşam felsefesi haline getirdi.
Ailesine, dostlarına ve öğrencilerine aktardığı temel değerler; dürüstlük, çalışkanlık, tevazu ve merhamet oldu. Konya’nın yerel kültüründen aldığı incelik, onu hem geleneklerine bağlı hem de yeniliklere açık bir insan haline getirdi.
Bugün
Bugün Sami Tokgöz’ün hayat hikayesi, yalnızca bireysel bir yaşam öyküsü değil; aynı zamanda Konya’nın bir dönemine ışık tutan kültürel bir belgedir. Onun çocukluk anıları, aile kökleri, eğitim süreci ve manevi yolculuğu, geçmişle bugünü buluşturan bir hikaye olarak anlam taşır.
Yaşamı boyunca edindiği tecrübeler, yetiştirdiği insanlar ve bıraktığı izler, onun adını sade ama derin bir şekilde yaşatmaktadır. Sami Tokgöz’ün hayatı, inançla, emekle ve samimiyetle örülmüş bir insanlık hikayesidir.